Skip to main content

وَأَمَّا
ama gelince
ٱلَّذِينَ
kimselere
كَفَرُوٓا۟
inkar eden(lere)
أَفَلَمْ تَكُنْ
değil mi?
ءَايَٰتِى
ayetlerim
تُتْلَىٰ
okunurdu
عَلَيْكُمْ
size
فَٱسْتَكْبَرْتُمْ
fakat siz büyüklük tasladınız
وَكُنتُمْ
ve oldunuz
قَوْمًا
bir toplum
مُّجْرِمِينَ
suçlulardan

veemme-lleẕîne keferû. efelem tekün âyâtî tütlâ `aleyküm festekbertüm veküntüm ḳavmem mücrimîn.

Ama, inkar eden kimselere denir ki: "Ayetlerim size okunmuş, siz de büyüklenip suçlu bir millet olmuştunuz değil mi?"

Tefsir

وَإِذَا
ve zaman
قِيلَ
dendiği
إِنَّ
şüphesiz
وَعْدَ
va'di
ٱللَّهِ
Allah'ın
حَقٌّ
gerçektir
وَٱلسَّاعَةُ
ve sa'atte
لَا
yoktur
رَيْبَ
şüphe
فِيهَا
onda
قُلْتُم
demiştiniz
مَّا نَدْرِى
bilmiyoruz
مَا
nedir
ٱلسَّاعَةُ
Sa'at
إِن
(hayır)
نَّظُنُّ
sanıyoruz ki
إِلَّا
sadece
ظَنًّا
bir kuruntudur
وَمَا
ve değiliz
نَحْنُ
biz
بِمُسْتَيْقِنِينَ
inananlardan

veiẕâ ḳîle inne va`de-llâhi ḥaḳḳuv vessâ`atü lâ raybe fîhâ ḳultüm mâ nedrî me-ssâ`atü in neżunnü illâ żannâ vemâ naḥnü bimüsteyḳinîn.

"Doğrusu Allah'ın verdiği söz gerçektir, kıyamet saati şüphe götürmez" dendiği zaman: "Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz, yalnız yoktur sanıyoruz, buna dair kesin bir bilgi elde etmiş değiliz" derdiniz.

Tefsir

وَبَدَا
ve göründü
لَهُمْ
onlara
سَيِّـَٔاتُ
kötülükleri
مَا
şeylerin
عَمِلُوا۟
yaptıkları
وَحَاقَ
ve kuşattı
بِهِم
onları
مَّا
şey
كَانُوا۟
oldukları
بِهِۦ
onunla
يَسْتَهْزِءُونَ
alay ediyor(lar)

vebedâ lehüm seyyietü mâ `amilû veḥâḳa bihim mâ kânû bihî yestehziûn.

İşledikleri kötülükler kendilerine belli oldu ve onları, alaya aldıkları şeyler kuşatıp mahvetti.

Tefsir

وَقِيلَ
ve denildi
ٱلْيَوْمَ
bugün
نَنسَىٰكُمْ
sizi unuttuk
كَمَا
gibi
نَسِيتُمْ
unuttuğunuz
لِقَآءَ
karşılaşmayı
يَوْمِكُمْ
gününüzle
هَٰذَا
bu
وَمَأْوَىٰكُمُ
ve yeriniz
ٱلنَّارُ
ateştir
وَمَا
ve yoktur
لَكُم
sizin için
مِّن
hiçbir
نَّٰصِرِينَ
yardımcınız

veḳîle-lyevme nensâküm kemâ nesîtüm liḳâe yevmiküm hâẕâ veme'vâküm-nnâru vemâ leküm min nâṣirîn.

Onlara denir ki: "Bugüne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi Biz de sizi unuttuk; varacağınız yer ateştir, yardımcılarınız da yoktur."

Tefsir

ذَٰلِكُم
böyledir
بِأَنَّكُمُ
çünkü siz
ٱتَّخَذْتُمْ
edindiniz
ءَايَٰتِ
ayetlerini
ٱللَّهِ
Allah'ın
هُزُوًا
eğlence
وَغَرَّتْكُمُ
ve sizi aldattı
ٱلْحَيَوٰةُ
hayatı
ٱلدُّنْيَاۚ
dünya
فَٱلْيَوْمَ
artık bugün
لَا يُخْرَجُونَ
onlar çıkarılmazlar
مِنْهَا
ondan (ateşten)
وَلَا
ve olmaz
هُمْ
onlar
يُسْتَعْتَبُونَ
mazeret istenenlerden

ẕâliküm biennekümü-tteḫaẕtüm âyâti-llâhi hüzüvev vegarratkümü-lḥayâtü-ddünyâ. felyevme lâ yuḫracûne minhâ velâ hüm yüsta`tebûn.

"Bu, Allah'ın ayetlerini alaya almanızdan ve dünya hayatının sizi aldatmış olmasından ötürüdür." O gün, ne oradan çıkarılırlar ve ne de özürleri dinlenir.

Tefsir

فَلِلَّهِ
Allah'a mahsustur
ٱلْحَمْدُ
hamd
رَبِّ
Rabbi
ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerin
وَرَبِّ
ve Rabbi
ٱلْأَرْضِ
yerin
رَبِّ
Rabbi
ٱلْعَٰلَمِينَ
bütün alemlerin

felillâhi-lḥamdü rabbi-ssemâvâti verabbi-l'arḍi rabbi-l`âlemîn.

Övülmek, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve alemlerin Rabbi olan Allah içindir.

Tefsir

وَلَهُ
yalnız O'na aittir
ٱلْكِبْرِيَآءُ
ululuk
فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ
göklerde
وَٱلْأَرْضِۖ
ve yerde
وَهُوَ
ve O
ٱلْعَزِيزُ
azizdir
ٱلْحَكِيمُ
hakimdir

velehü-lkibriyâü fi-ssemâvâti vel'arḍ. vehüve-l`azîzü-lḥakîm.

Göklerde ve yerde azamet O'nundur, O, güçlüdür, Hakim'dir.

Tefsir