Skip to main content

أَوْ
yahut
يُصْبِحَ
çekilir
مَآؤُهَا
suyu
غَوْرًا
dibe
فَلَن
bir daha
تَسْتَطِيعَ
gücün yetmez
لَهُۥ
onu
طَلَبًا
aramaya

ev yuṣbiḥa mâühâ gavran felen testeṭî`a lehû ṭalebâ.

Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: "Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı, sonunda de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rabbime kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: "Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!" demen gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabilir. Yahut suyu çekilir bir daha da bulamazsın" dedi.

Tefsir

وَأُحِيطَ
derken yok edildi
بِثَمَرِهِۦ
ürünü
فَأَصْبَحَ
ve başladı
يُقَلِّبُ
oğuşturmağa
كَفَّيْهِ
ellerini
عَلَىٰ
üzerine
مَآ
şeyler
أَنفَقَ
harcadıkları
فِيهَا
ona
وَهِىَ
ve o
خَاوِيَةٌ
yıkılmıştı
عَلَىٰ
üzerine
عُرُوشِهَا
çardakları
وَيَقُولُ
ve diyordu
يَٰلَيْتَنِى
ah keşke ben
لَمْ أُشْرِكْ
ortak koşmasaydım
بِرَبِّىٓ
Rabbime
أَحَدًا
kimseyi

veüḥîṭa biŝemerihî feaṣbeḥa yüḳallibü keffeyhi `alâ mâ enfeḳa fîhâ vehiye ḫâviyetün `alâ `urûşihâ veyeḳûlü yâ leytenî lem üşrik birabbî eḥadâ.

Nitekim, ürünleri yok edildi; bağın altüst olmuş çardakları karşısında, sarfettiği emeğe içi yanarak ellerini oğuşturup "Keşke Rabbime kimseyi ortak koşmasaydım" diyordu.

Tefsir

وَلَمْ
ve
تَكُن
olmadı
لَّهُۥ
onun
فِئَةٌ
bir topluluğu
يَنصُرُونَهُۥ
kendisine yardım eden
مِن دُونِ
başka
ٱللَّهِ
Allah'tan
وَمَا
ve
كَانَ
olmadı
مُنتَصِرًا
kendisinine yardım edilen

velem tekül lehû fietüy yenṣurûnehû min dûni-llâhi vemâ kâne münteṣirâ.

Ona, Allah'tan başka yardım edebilecek adamları da yoktu, kendi kendini de kurtaramadı.

Tefsir

هُنَالِكَ
işte o durumda
ٱلْوَلَٰيَةُ
velilik (koruyuculuk)
لِلَّهِ
yalnız Allah'a mahsustur
ٱلْحَقِّۚ
hak olan
هُوَ
O'dur
خَيْرٌ
en iyi olan
ثَوَابًا
mükafatı
وَخَيْرٌ
ve daha hayırlıdır
عُقْبًا
akıbet

hünâlike-lvelâyetü lillâhi-lḥaḳḳ. hüve ḫayrun ŝevâbev veḫayrun `uḳbâ.

İşte burada kudret ve hakimiyet, varlığı gerçek olan Allah'ındır. Mükafatlandırma bakımından hayırlı olan da, sonuçlandırma yönünden hayırlı olan da O'dur.

Tefsir

وَٱضْرِبْ
ve anlat
لَهُم
onlara
مَّثَلَ
misalini
ٱلْحَيَوٰةِ
hayatının
ٱلدُّنْيَا
dünya
كَمَآءٍ
bir su
أَنزَلْنَٰهُ
indirdik
مِنَ ٱلسَّمَآءِ
gökten
فَٱخْتَلَطَ
karıştı
بِهِۦ
onunla
نَبَاتُ
bitkisi
ٱلْأَرْضِ
yerin
فَأَصْبَحَ
ve haline geliverdi
هَشِيمًا
çöp kırıntıları
تَذْرُوهُ
savurduğu
ٱلرِّيَٰحُۗ
rüzgarların
وَكَانَ
ve
ٱللَّهُ
Allah
عَلَىٰ
üzerine
كُلِّ
her
شَىْءٍ
şey
مُّقْتَدِرًا
kadirdir

vaḍrib lehüm meŝele-lḥayâti-ddünyâ kemâin enzelnâhü mine-ssemâi faḫteleṭa bihî nebâtü-l'arḍi feaṣbeḥa heşîmen teẕrûhü-rriyâḥ. vekâne-llâhü `alâ külli şey'im muḳtedirâ.

Onlara, dünya hayatı misalinin tıpkı şöyle olduğunu anlat: Gökten indirdiğimiz su ile yeryüzünde yetişen bitkiler birbirine karışır, ama sonunda rüzgarın savuracağı çerçöpe döner. Allah her şeyin üstünde bir kudrete sahip olandır.

Tefsir

ٱلْمَالُ
mal
وَٱلْبَنُونَ
ve oğullar
زِينَةُ
süsüdür
ٱلْحَيَوٰةِ
hayatının
ٱلدُّنْيَاۖ
dünya
وَٱلْبَٰقِيَٰتُ
fakat kalıcı olan
ٱلصَّٰلِحَٰتُ
güzel işler ise
خَيْرٌ
daha hayırlıdır
عِندَ
katında
رَبِّكَ
Rabbinin
ثَوَابًا
sevapça
وَخَيْرٌ
ve daha hayırlıdır
أَمَلًا
umutça da

elmâlü velbenûne zînetü-lḥayâti-ddünyâ. velbâḳiyâtu-ṣṣâliḥâtü ḫayrun `inde rabbike ŝevâbev veḫayrun emelâ.

Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür. Ama baki kalacak yararlı işler, sevab olarak da, emel olarak da, Rabbinin katında daha hayırlıdır.

Tefsir

وَيَوْمَ
O gün
نُسَيِّرُ
yürütürüz
ٱلْجِبَالَ
dağları
وَتَرَى
ve görürsün
ٱلْأَرْضَ
yeri
بَارِزَةً
çırılçıplak
وَحَشَرْنَٰهُمْ
onları toplamışız
فَلَمْ
ve
نُغَادِرْ
bırakmamışızdır
مِنْهُمْ
onlardan
أَحَدًا
hiçbirini

veyevme nüseyyiru-lcibâle vetera-l'arḍa bârizetev veḥaşernâhüm felem nügâdir minhüm eḥadâ.

Bir gün dağları yürütürüz de yeri dümdüz görürsün. Hiçbirini bırakmaksızın diriltip bir araya toplarız.

Tefsir

وَعُرِضُوا۟
ve hepsi sunulmuşlardır
عَلَىٰ رَبِّكَ
senin Rabbine
صَفًّا
sıra sıra
لَّقَدْ
andolsun
جِئْتُمُونَا
bize geldiniz
كَمَا
gibi
خَلَقْنَٰكُمْ
sizi yarattığımız
أَوَّلَ
ilk
مَرَّةٍۭۚ
defa
بَلْ
oysa
زَعَمْتُمْ
siz sanmıştınız
أَلَّن نَّجْعَلَ
tayin etmeyeceğimizi
لَكُم
size
مَّوْعِدًا
bir vade

ve`uriḍû `alâ rabbike ṣaffâ. leḳad ci'tümûnâ kemâ ḫalaḳnâküm evvele merrah. bel za`amtüm ellen nec`ale leküm mev`idâ.

Dizi dizi Rabbine sunulduklarında onlara: "And olsun ki, sizi ilk defa yarattığımız gibi Bize geldiniz. Sizi bir yere toplamak için söz vermediğimizi iddia etmiştiniz değil mi?" denir.

Tefsir

وَوُضِعَ
(ortaya) konulmuştur
ٱلْكِتَٰبُ
Kitap
فَتَرَى
ve görürsün
ٱلْمُجْرِمِينَ
suçluların
مُشْفِقِينَ
korkarak
مِمَّا فِيهِ
onun içindekilerden
وَيَقُولُونَ
ve dediklerini
يَٰوَيْلَتَنَا
ey vah bize
مَالِ
ne oluyor
هَٰذَا
bu
ٱلْكِتَٰبِ
Kitaba
لَا
(hiçbir şey)
يُغَادِرُ
bırakmıyor
صَغِيرَةً
(ne) küçük
وَلَا
ne de
كَبِيرَةً
büyük
إِلَّآ أَحْصَىٰهَاۚ
her (yaptığımız) şeyi sayıp döküyor
وَوَجَدُوا۟
ve bulmuşlardır
مَا
şeyleri
عَمِلُوا۟
yaptıkları
حَاضِرًاۗ
hazır
وَلَا
ve
يَظْلِمُ
zulmetmez
رَبُّكَ
Rabbin
أَحَدًا
kimseye

vevuḍi`a-lkitâbü fetere-lmücrimîne müşfiḳîne mimmâ fîhi veyeḳûlûne yâ veyletenâ mâ lihâẕe-lkitâbi lâ yügâdiru ṣagîratev velâ kebîraten illâ aḥṣâhâ. vevecedû mâ `amilû ḥâḍirâ. velâ yażlimü rabbüke eḥadâ.

Amel defteri ortaya konunca, suçluların, onda yazılı olanlardan korktuklarını görürsün, "Vah bize, eyvah bize! Bu defter nasıl olmuş da küçük büyük bir şey bırakmadan hepsini saymış!" derler. İşlediklerini hazır bulurlar. Rabbin kimseye haksızlık etmez.

Tefsir

وَإِذْ
ve hani
قُلْنَا
demiştik
لِلْمَلَٰٓئِكَةِ
meleklere
ٱسْجُدُوا۟
secde edin
لِءَادَمَ
Adem'e
فَسَجَدُوٓا۟
secde ettiler
إِلَّآ
hariç
إِبْلِيسَ
İblis
كَانَ
(O) idi
مِنَ ٱلْجِنِّ
cinlerden
فَفَسَقَ
dışına çıktı
عَنْ أَمْرِ
buyruğunun
رَبِّهِۦٓۗ
Rabbinin
أَفَتَتَّخِذُونَهُۥ
siz onu mu ediniyorsunuz?
وَذُرِّيَّتَهُۥٓ
ve onun neslini
أَوْلِيَآءَ
dostlar
مِن دُونِى
benden ayrı olarak
وَهُمْ
oysa onlar
لَكُمْ
sizin
عَدُوٌّۢۚ
düşmanınızdır
بِئْسَ
ne kötü
لِلظَّٰلِمِينَ
zalimler için
بَدَلًا
bir değiştirmedir

veiẕ ḳulnâ lilmelâiketi-scüdû liâdeme fesecedû illâ iblîs. kâne mine-lcinni fefeseḳa `an emri rabbih. efetetteḫiẕûnehû veẕürriyyetehû evliyâe min dûnî vehüm leküm `adüvv. bi'se liżżâlimîne bedelâ.

Meleklere: "Adem'e secde edin" demiştik. İblis'ten başka hepsi secde etmişti. O, cinlerden idi. Rabbinin buyruğu dışına çıktı. Ey insanoğulları! Siz Beni bırakıp onu ve soyunu dost mu ediniyorsunuz? Halbuki onlar size düşmandır. Kendilerine yazık edenler için bu ne kötü değişmedir!

Tefsir